TÜM BEL SEN: KAYYUMLARIN ANTİ DEMOKRATİK VE HUKUK DIŞI UYGULAMALARINA KARŞI MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ

Değerli Basın Emekçileri;

Öncelikle belirtmek gerekir ki; Seçimle gelenin, yine seçimle gitmesi kavramı, Askeri darbelere karşı kullanılmış, vesayetin karşısında demokratik bir ilke olarak benimsenmiştir. Ve nihayet AKP Genel Başkanı da bu kavramı iktidara geldikleri günden bu güne kadar her platformda ifade etmiştir. Ancak özellikle son iki yılda belediyeler üzerinde yaşananlar bu kavramları boşa çıkarmıştır. OHAL rejimi ile, Halkın iradesiyle seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınıp kayyum atanması, yine farklı gerekçelerle büyük metropol illerin de içinde olduğu yerlerde belediye başkanlarının görevden istifa ettirilerek yerlerine atama yapılması,  belediye meclislerinin rutin toplantılarının kayyumun çağrısı keyfiliğine bırakılarak fiilen devre dışı bırakılması, Dolayısıyla ülkemizin nüfus yoğunluğu bakımından %60’ına yakının yaşadığı kentlerimiz seçilmişler eliyle değil, atanmışlar eliyle yönetilir hale getirilmiş, zaten yetersiz olan Yerel Demokrasi böylece tamamen ortadan kaldırılmıştır.

Bu Anti-Demokratik ve hukuksuz uygulamanın gölgesinde atanan kayyumlar, hukuk tanımaz uygulamalarını da geldikleri günden bu yana hem emekçilere, hem de bölge halkına yaşatır olmuşlardır.

Kayyumların atanması ile başlayan bu süreçte,  halkla arasına beton duvarlarla örülen belediyelerin, hemen hepsinde mali kaynakların, yapılan ihalelerle yandaş müteahhitlere fahiş rakamlarla verilmesine, Taşınır taşınmaz mal varlıklarının yandaş vakıf ve derneklere hibe edilmesine yada çok uzun sürelerle bedelinin çok altında rakamlarla kiralanmasına, Kadroların siyasilerin yandaş eş ve çocukları ile partili kadrolar tarafından doldurulmasına kadar vardırılmıştır. Her adımı uygulaması ilgililerce denetim altında olan belediyelerin kasalarındaki milyonlarca liralık bütçeleri, kayyumların bu uygulamaları ile talan edilmiş, kurumların milyarlara yaklaşan düzeyde borçlandırılmasıyla adeta enkaza dönüştürülmüştür. Sayıştay raporlarıyla birçok belediyede yaşanan bu durum resmi olarak da ortaya çıkarılmıştır. Sayıştay, kayyum atanan üçü büyükşehir başta olmak üzere 13 belediyede 196 usulsüzlük tespit etmiştir. Diğer birçok AKP’li yönetimlerin iş başında olduğu belediyelerde de Sayıştay tarafından benzer usulsüzlük ve yolsuzluklar tespit edilmiş olmasına rağmen şu ana kadar herhangi bir hukuki işlem ne yazık ki başlatılmamıştır. Yine bölgede kayyum atanan bazı belediyelerde bir yıl önce Sayıştay raporlarına ek olarak İçişleri Bakanlığı müfettişlerince “yolsuzluk, iltimas, ihaleye fesat karıştırma, ranta” dair şikayetler sonucunda belediyeye atadıkları 9 kayyum daha önce görevden alınmıştı.

Seçimle iş başına gelen belediye yönetimleri, kadın dayanışma merkezleri ile kadın sığınma evleri başta olmak üzere, kadının çalışma yaşamı dışında bırakılması, kadına yönelik şiddet ve benzer kötü uygulamalara karşı geliştirilen projeleri, yok sayılarak kapatılması Kayyumların ilk icraatları arasında olmuştur. Kamusal hizmet birimi olan belediyeleri, Halk için hizmet üreten kurumlar olmaktan çıkarmaya dönük uygulamaları bununla kalmamış, çok dilli ve çok kültürlü belediyecilik anlayışıyla hizmet üretmeye çalışan,  kültür merkezleri, tiyatrolar, halk eğitim merkezleri, kreşler, kütüphaneler ve hatta taziye evleri dahi kapatılmış, buralarda çalışanlar, sanatçılar ve eğitimciler işten atılmıştır.

Değerli Basın Emekçileri;

Kayyum atanan belediyelerde başta sendika yönetici ve üyelerimiz hedef olarak gösterilmiş, işyeri ve çalışma koşulları değiştirilmiş, dışarıdan getirilen idareciler eliyle üyelerimiz istifaya ve yandaş sendikaya üye olması için baskı yapılmıştır. Bu baskı ve tehditlere boyun eğmeyen üyelerimiz önce sürgüne gönderilmiş, sonrasında OHAL kapsamında yargı yolu kapatılarak açığa alınmış, daha sonra ise genel merkez ve şube yürütme kurullarından arkadaşlarımızın da içinde olduğu 1.567 üyemizin birçoğu kayyumla yönetilen belediyelerde, kadrolaşmayı tamamlamak mantığı ile bir gecede KHK’lerle işten atılmıştır.

Diyarbakır, Mardin, Batman, Siirt, Van, Derik gibi belediyelerde sendikamızın geçmişte imzaladığı ve halen yürürlükte olan toplu sözleşmeleri tek taraflı olarak feshederek, emekçilerin hakları da gasp edilmekte ve yetkisiz yandaş sendikayla geçerliliği olmayan sözleşmeler imzalanmaktadır. Sendikamız hukuk bürosu tarafından bu gayrı hukuki sözleşme akitleri yargıya taşınmış ve durdurulmuştur.

Değerli Basın Emekçileri;

Bütün uygulamaları hukuksuzluk örneği olan kayyum belediyeleri, 2019 Yerel seçimlerine günler kalmışken belediyeleri halktan ve emekçilerden koparmak, merkeze bağlı birimlere dönüştürmek, hizmet üretemez kurumlara çevirmek adına adil ve etik olmayan uygulamalara hız vermeye başladı.

Bu kapsamda işbaşına geldikleri andan itibaren ihraçlar ve tek taraflı toplu sözleşmelerimizi feshederek kazanılmış haklarımızı gasp etmek isterken, ihraçlar yoluyla belediye kadrolarını boşaltan kayyumlar, şimdi de buraları kendi yandaşlarıyla doldurmak için alelacele mülakatla personel alımlarına girişmeye başladılar.

Van Büyükşehir Belediyesine 127 sözleşmeli, 75 naklen, sınav ile 140 memur, İpekyolu Belediyesine 37 sözleşmeli memur, VASKİ’ye 40 ve Gürpınar Belediyesine 4 sözleşmeli memur açıktan atama ve nakiller yoluyla liyakatına bakılmaksızın alındığını tespit etmiştik. Geçtiğimiz günlerde de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi seçime beş kala benzer hukuksuz bir süreci başlatmıştır. İhraç ettikleri kamu emekçilerinden boşalan kadroları doldurmak için 387 kişilik personel alım ilanı yayınladı.

İhraç edilen ve sözleşmeleri feshedilen kamu emekçilerinin yaşadıkları hukuksuzluklara karşı fiili ve hukuki alanda hak mücadelesi sürerken, üyelerimizin dosyaları OHAL İnceleme komisyonunda karara bağlanmamış ve yargı yolu henüz tüketilmemişken onlardan gasp edilen kadroların seçimlerin hemen öncesinde mülakatlara dayalı personel alımlarıyla doldurulması girişimi AKP’nin kadrolaşmada geldiği hukuk tanımaz tutumunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu uygulama ile Kurum kanaati ve emniyet kanaati üzerinden ihraç edilen üyemiz Kamu emekçileri işlerine geri iade haklarını kazandıklarında kurumlarında işbaşı yapamasınlar diye kadroların doldurularak hak kayıplarını derinleştirmeyi amaçlamaktadır.

Bununla birlikte; kayyumların gelmesiyle halkla arasında bağı kopartılan, hem bütçe hem de mal varlıkları olarak içi boşaltılıp borçlandırılan belediyelerin bugüne kadar yapılan açıktan atamalar ve nakiller aracılığıyla değiştirilen personel yapısının, yandaş kadroların doldurularak 31 Martta halkoyuyla seçilerek işbaşına gelecek belediye başkanlarının, çalışmalarında da iş yapamaz, hizmet üretemez hale getirilmesi, işlerin kilitlenmesi de amaçlanmaktadır.  

Seçimlere sayılı günler kala gasp edilen kadrolara personel alımı, seçilecek belediye yönetimlerine son dakika darbesidir.

Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine bu ülkenin tüm yerel yönetim emekçilerinin sendikal hak ve özgürlükleri için mücadele ederken bununla birlikte örgütlenme alanımız olan belediyelerin özgürlükçü, demokratik ve halkçı yerel yönetim birimleri olmasından yana taraf olmuş sendikamız TÜM BEL-SEN, hukuksuz bir şekilde ihraç edilmiş üyelerimizin kadrolarının yandaşlara peşkeş çekilmesine ve halkın ve emekçilerin kendi kurumları olarak gördüğümüz belediyelerin gerek personel yapısıyla, gerekse mali yapısıyla içleri boşaltılıp enkaz haline getirilmesine sessiz kalmayacaktır.

Kayyumların bugüne kadar bütün anti demokratik, rantçı, hukuksuz halk ve emekçi düşmanı uygulamalarına yenilerinin eklenmemesi ve bugüne kadar olumsuzlukların maliyetinin hiç bir biçimde halkın ve biz yerel yönetim emekçilerinin sırtına yüklenmemesi için emekçilerle birlikte hak, hukuk ve adalet mücadelemizi, demokratik haklarımızı sonuna kadar kararlı biçimde sürdüreceğiz.

31 Mart 2019 yerel seçimlerinde, Belediyeleri halkçı, demokratik katılımcı ve özgürlükçü kamusal hizmet üreten, çevreye saygılı toplumcu bir anlayışla yönetilen demokratik değerlerin yeşerdiği ve filizlendiği kurumlar olması için mücadelemizi sürdüreceğiz.

MERKEZ YÜRÜTME KURULU

Kaynak: http://tumbelsen.org.tr/kayyumlarin-anti-demokratik-ve-hukuk-disi-uygula...